Ravza-i Şerif
Ravza-ı Şerif: Allah’ın yeryüzündeki cenneti, ibadet eden kişi burada bir huzur, bir sükûnet hisseder. Dört bir tarafında dua mırıldanmaları ve umut sadakatini duyar.
İki müşerref haremden ikincisi ve Mescid-i Haram’dan sonra İslam’da en büyük mescittir. İçinde namaz kılmanın faziletini bildikleri için dünyanın her yerinden Müslümanlar tarafından ziyaret edilmektedir.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Mekke'den muhacir olarak Medine'ye geldiğinde Mescid-i Kuba’yı yaptırdıktan sonra kendi mescidini yaptırmıştır. Mescit tarih boyunca çeşitli genişlemelere tanık olmuştur. İlk genişlemesi, hicretin yedinci yılında Peygamber [sas] tarafından yapılmıştır. Ardından hicretin 17. yılda Ömer bin Hattab ve hicretin 29. yılda Osman bin Affan döneminde genişletmeler olmuştur. Daha sonraki İslam ülkelerinin hükümdarları ve valileri mescide ilgi göstermiş ve bakımını yapmışlardır. Kral Abdülaziz bin Abdurrahman Al-i Suud ve daha sonra kral olan oğulları döneminde birkaç onarım ve genişletme gerçekleştirildi. Bunlar Mescid-i Nebevî tarihindeki en büyük genişletmelerdir.
• Burada kılınan namaz, başka mescitlerde kılınan 1000 namazın ecrine denktir.
• İbadet amacıyla sefere çıkılarak gidilecek üç mescitten biridir.
• Peygamber [sas]’in siyerinde (biyografisinde) sözü edilen birçok tarihi ve arkeolojik yer ihtiva etmektedir.
• Ravza-i Şerif: Mescid-i Nebevi'nin önünde bulunur ve Resûlullah [sas]'ın hücresinden minberine kadar uzanır.
• Peygamber [sas] Mihrabı: Peygamber Efendimiz [sas]'in musallasındaki makamıdır. Mevcut mihrabın inşası hicri 888 yılına tarihlenmektedir ve hicri 1404 yılında Kral Fehd zamanında yenilenmiştir.
• Peygamber [sas] Minberi: Peygamber [sas] mihrabının batısında yer alır ve birçok kez değiştirilmiştir. Mevcut minberi hicri 998 yılına tarihlenmektedir ve on iki basamaklıdır.
• Hücre-i Saadet: Peygamber [sas]’in Ayşe (radıyallahu anha) ile birlikte yaşadığı evidir. Peygamber [sas], iki sahabisi Ebu Bekir ile Ömer -Allah onlardan razı olsun- defnedilmiştir. Hücre, Halife Velid bin Abdülmelik döneminde Mescid-i Nebevî'ye eklenmiştir.
• Suffa: Ravza arkasında yer alan, Peygamber Efendimiz [sas]'in kıble değiştirdikten sonra çatılı olarak bıraktığı, fakir muhacirlerin sığınağı olan yerdir.
• Sütunlar: Ravza çatısının dayandığı sütunlardır ve Peygamber [sas] döneminde hurma ağaçlarından yapılmıştı. Buradaki her bir sütunun tarihi olaylar ve İslami vakıalarla bağlantısı vardır.
Mescid-i Nebevi'nin ilk genişletmesi Kral Abdülaziz döneminde başlamış, ardından Suudi Arabistan dönemindeki genişletme çalışmaları peşinden gelen kral oğulları tarafından yeni eklemelerle devam etmiştir. Kral Fehd döneminde (h 1406-1414) yıllar arasında büyük bir genişletme yapmış ve avlularıyla birlikte toplam alanı (400.327) metrekareye ulaşmıştır. Mescitte önemli tesisler yapıldı, bunların en önemlileri: Dış avlularının altında otoparkın inşası, klima motorları için bir kompleksin yapılmasıdır. Kral Abdullah döneminde çok büyük bir genişleme emri vermiş ve bu genişlemenin temellerini hicri 1433'te atmıştır.
Mescid-i Nebevî, Haremeyn-i Şerifeyn Hizmetkarı Kral Selman'ın ilgisine de haiz olmuştur. Bu anlamda Mescid-i Nebevi'nin büyük genişletme projesi ve ilgili projeler üzerinde çalışmaya devam etme konusundaki istekliliğini teyit etmiştir.
• Temiz, güzel koku ile, sükunet ve vakar ile girmek.
• Sağ ayakla ve Allah’ım bana rahmetinin kapılarını aç duasını okuyarak girmek.
• İki rekât mescit hediyesi kılmak, bolca dua etmek, zikir ve Kur’an okumak.
• Ravza-i Şerifi ziyaret edip burada namaz kılmak.
• Peygamber [sas]’in kabri ile iki sahabisinin kabirlerini ziyaret ederek selam vermek.
Mescid-i Nebevî, yılın her günü, gün boyu ziyaretçi ve ibadet edenleri almaya hazırdır.
Ravza-ı Şerif: Allah’ın yeryüzündeki cenneti, ibadet eden kişi burada bir huzur, bir sükûnet hisseder. Dört bir tarafında dua mırıldanmaları ve umut sadakatini duyar.
Burası Peygamber [sas]'in Medine'de hayatı boyunca ikamet ettiği mescidinin bitişiğindeki evidir. Kur’an’ın apaçık ayetleri burada nazil oldu, duvarları Peygamber [sas]'in hayatından kesitlere şahitlik etmiştir. Ardından Allah Teâlâ orayı, vefatından sonra da müşerref cesedinin yattığı yer olmakla şereflendirdi.